“KAFESTE DOĞAN KUŞLAR UÇABİLMENİN BİR HASTALIK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRLER”
31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarıyla İskenderun’da birçok şeyin değişeceği hep söylenegeldi. Siyasi kültürden şehrin çehresine, destek olanlardan karşıtlara şehrin her alanının yeniden organize olacağı herkesin kanaatindeydi.
31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarıyla İskenderun’da birçok şeyin değişeceği hep söylenegeldi. Siyasi kültürden şehrin çehresine, destek olanlardan karşıtlara şehrin her alanının yeniden organize olacağı herkesin kanaatindeydi.
31 Mart’ta seçmenin verdiği vize ile belediye Başkanı olan İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez’in şehirdeki etkisinin somut sonuçlarını tamamen tecrübe etmeye henüz başlamadık. En gözle görülür ve hissedilir değişiklik; Dönmez’in belediye başkanlığı değil, şantiye şefliği vazifesini üstlenmesi oldu. Değişikliğin görünen kısmı Dönmez’in bu mottoyla sahaya inmesiyken, hissedilir kısmı belediyedeki çalışma sistemini üç vardiyaya çevirmesi oldu.
6 Şubat’ta yaşanan sarsıcı depremler ile yıkılan şehrin başına geçen Dönmez, fiilen başarı kriterini yakalamak istiyorsa şehrin acilen toparlanması gerektiğinin sık sık altını çiziyordu. Ancak zaman içinde Dönmez’in belediye başkanlığını kazanması, bazı çevrelerce bir hesaplaşmaya dönüştü. Dönmez’in vizyonunun ne kadar geniş olduğunu yaptığı seçim propagandasından anlamıştık. Ve bu vizyonu hayata geçirebilmek için de önemli adımlar atması gerekiyordu. İşte bu süreçte gelen eleştiriler de bu hesaplaşmanın bir ürünü olarak küçük bir azınlık tarafından, Dönmez ne zaman bir adım atsa karşısına çıkmaya başladı.
Dönmez göreve geldiğinde ilk iş olarak şehrin silüetinin değişmesi gerektiğini ve bunun için de “Yapacağımızı bildiğimiz halde yıkacağız, yıkacağımızı bildiğimiz halde yapacağız” şiarıyla şehrin en uğrak noktaları olan Mete Aslan Bulvarı, Sahil Caddesi gibi yerlerde peyzaj, kaldırım ve temizlik çalışmaları başlattı. İskenderun’un bir marka değeri olması gerektiğini her platformda belirten Dönmez, Türkiye’nin en prestijli TV programlarından biri olan Masterchef Türkiye ekibini İskenderun’a getirterek burada çekim yaptırdı. Yine şehirde bir marka yaratmak adına Ayakkabıcılar Çarşısı’nı yeniden düzenleme çalışmaları başlatan Dönmez, Amerika’yı yeniden keşfetmek yerine var olan örnekleriyle şehrin bu uğrak yerine muntazam bir modernlik katma uğraşında. İskenderun’un marka yüzünü şehrin giriş çıkışlarına da taşımak isteyen Dönmez, şimdilerde Akçay Otoban kavşağını oldukça az bir maliyetle yenileme çalışmaları yapıyor. Tüm bunların yanı sıra yıkılmış bir şehri ayağa kaldırmak için devletin tüm kurumlarının bir araya gelmesi gerektiği de kimsenin meçhulü değil. Bu ahvalde İskenderun’a hangi kamu temsilcisi gelirse yanı başında Dönmez’i kendisine sunum yaparken görmemiz işten bile değil.
Hatay genelinde tüm dinamiklerin bir araya gelmesi bugüne kadar pek mümkün olmamıştı. Dönmez’in ilk aşamadaki çalışmaları; iş insanlarını, Sivil Toplum Kuruluşlarını, kamu kuruluşlarını ve en önemlisi vatandaşları bir arada toplayacak teveccühe ulaşmış durumda. Ancak Dönmez’in başlattığı şehrin ayağa kalkması ile ilgili gözle görünen adımlar, bilindik karşıtları tarafından son zamanlarda mecrasından saptırılıyor. Dönmez karşıtları koro halinde, “Şehrin buna ihtiyacı mı var, angusların gelmesini engellemiyor, taş ocaklarının faaliyetlerini durdurmuyor” itirazlarını dillendirmeye başladılar.
Tam bu noktada Mehmet Dönmez’in eleştiriye açık olup olmadığı meselesine odaklanmakta fayda var. Gerçekten karşımızda körü körüne eleştirilen ve buna mukabil körü körüne savunulan bir Mehmet Dönmez mi var? Eğer kimsenin hatadan münezzeh olmadığı bir zeminde konuşuyorsak bu soruların cevabı belli. Dönmez’in İskenderun’da alışılageldik bir yönetici olmadığı herkesin malumu. Öyle ki İskenderun Belediyesi’nin de tüm şehri tamamen ayağa kaldırabilecek kudrette bir bütçesi yok. Ancak bugün onu eleştirenlerin büyük bir çoğunluğu, Dönmez’in eksikleri ve hataları görmezden geldiğini iddia etmekte. Tersinden söylersek bugün Dönmez, tüm eksikleri görüp üstüne gitse ve her şeye yetişecek kudrette olsa bile bugün eleştirenlerin birçoğunun eleştirmeye yine devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu rahatlığın nedeni gelen eleştirilerin Dönmez’in icraatleriyle ilgili olmak yerine, Dönmez’in varlığını hedef alan tutarsız ve üslupsuz karşıtlıklar toplamı olmalarıdır. Yöneltilen eleştiriler bu arıza ile maluldür. Normal şartlarda aynı eleştirinin farklı aktörler tarafından aynı veya benzer konulara dayanarak dillendirilmesi eleştiri noktasının haklılığına delalet olarak yorumlanır. Ancak bugün peydah olan eleştirilerin nitelikleri bu tablodan oldukça farklı. Aynı eleştirinin farklı aktörler tarafından hiçbir kaynağa dayandırmadan aynı pespayelik ile dillendirildiği bir vasatla karşı karşıyayız.
Sözgelimi 31 Mart’tan çok daha önce şehirde faaliyetlerini başlatan taş ocakları, 31 Mart’tan önce de varlığını sürdüren angus gemileri, dramatik fon müzikleriyle “haber merkezleri” tarafından servis ediliyor. Sanki taş ocaklarını Dönmez açmış gibi, sanki angusları şehre Dönmez doldurmuş gibi daha önce eleştiri konusu yapılmayan meseleler her ne hikmetse Dönmez koltuğa oturunca birdenbire memleketin en büyük sorunlarıymış ve tüm bunların müsebbibi de Dönmez’miş gibi konuşuluyor. Bugün işgal ettiği pozisyonlara nasıl geldiğini açıklayamayanlar hedef ve adres bildirmeden “ehliyet” eleştirisi yapabiliyorlar.
Örnekleri çoğaltmak mümkün ancak bu kadarı bile eleştirilerin ortak noktalarını tespit edebilmek için yeterli. Hedefi, kapsamı, yaygınlığı ve adresi bilerek tanımlanmayıp muğlak tutulan, dayanak noktaları devamlı değişken ancak en geniş hedefi Mehmet Dönmez’in varlığı olarak sabit kalan bir eleştiri bulutu ile karşı karşıyayız. Neredeyse ergen memnuniyetsizliğine denk sızlanmalar yönetici eleştirisi olarak paketleniyor. Sayılan sorunların neyden kaynaklandığına bakılmaksızın yapılan her işe baştan burun kıvrılıyor.
Dönmez’in ezber bozan, yerleşikleri rahatsız eden her çıkışı, “bizi rezil etti” refleksiyle karşılanıyor. Şehrin ayağa kalkmasını istediklerini söyleseler de bugüne kadar rastlamadıkları bir vizyon karşısında adeta “Kafeste doğan kuşlar uçabilmenin bir hastalık olduğunu düşünürler” misali cüretkar yorumlarda bulunabiliyorlar. Neticede Dönmez’e yapılan eleştiriler, eleştiriden ziyade eleştirilenin varlığı, yani Mehmet Dönmez karşıtlığı içermektedir.
Vahap YÜCE
23.11.2024
0 Yorum